MODIANO YA DA DÜZYAZININ LİRİZMİ
Yeni bir yazar
keşfetmek uzayda yeni bir yıldız keşfetmek gibidir. Yeni bir "yıldız"
teleskopta görülür görülmez derin bir "bilimsel merak"in içine
düşülür.
Hayat
var mı, su var mı, yapısal özellikleri ne, ne zaman, vb.
Yeni bir yazar için
de bu "serüven" benzerlik gösterir.
Bazen, belki de çoğu
zaman, çok yakınımızdadır da bir türlü alıp okumamış yâni keşif yolculuğuna
çıkmamışsınızdır. Gerekli rastlantı bir türlü olmamıştır, özcesi...
Ya da bir gün birden
görürsünüz adını, kitabını; bir şey, belki bunun adı "giz" olmalı,
sizi ona doğru çeker. Çekim alanı kitap gibi nesnelleşiyorsa da aslında öznel
bir çekim alanı vardır ki, bu da yazarın kendisidir.
Bazen de bir
"tavsiye", tavsiyenin çeşitli biçimleri var artık günümüzde, sizi
kitapla dahası o yeni yazarla buluşturur.
Nasıl ki aşklarda
ilk "elektrik" çok önemliyse –uzmanlar hep öyle der, ne hikmetse–,
kitaptan ilk alınan tat da çok önemlidir o yazarın yazınsal serüvenine çıkmanız
için.
Sonra... Sonrası
hızla gelir; kitaplar kitapları izler...
*
Birkaç ay önce,
sanırım Kitap Fuarı öncesiydi, sevgili şair arkadaşım Metin Celâl, günlerden
bir gün telefon açıp "Bana uğra Can yayınlarından tam senin kalemin bir
yazarın kitapları çıkıyor, bende var gel al" dedi!
Böylece, adını, kitaplarının
kısa tanıtımını –hattâ ilanını– bizim Cumhuriyet Kitap dergide gördüğüm, ancak
okumadığım, –niyeyse– ilgilenmediğim Patrick Modiano ile "tanışmış"oldum.
Sarsıcı bir lirizmi
var. En önemlisi, Patrick Modiano düzyazıda ulaşılabilecek yalın anlatımın,
biçemin en üst noktasına ulaşmış. Bir ustayla tanıştığımız; geç de olsa, bir
ustayı "keşfetmeye çıktığımız" çok açık...
Romalarındaki
anlatıyıcıyı birinci tekil şahıştan izliyoruz. "Bugünden" izlediğimiz
anlatı, zaman olarak, hep "anlatıcı" nın gençlik yıllarına denk
düşüyor.
Yâni, yirmili
yaşların dinamizmi ile henüz "kimlikleşememiş" hüznünü birlikte
görüyoruz; ve de aşk tabiiî. Anlatının ekseninde "hep" bir aşk öyküsü
var. Öte yandan da "yaşamın" bir kesiti...
Modiano’nun üç
kitabını, çok severek okudum. Her üç kitabın ön sayfalarında (belli ki
özgününde de yar alan), yazarla ilgili olarak şu açıklayıcı, aslında bir
anlamda tanıtıcı not var:
"Patrick Modiano,1945’te Boulogne-Brillancourt’da doğdu. Öğrenimini
Annecy’de ve Paris’te yaptı. Patrick
Modiano’nun kendine özgü bir dünyası, kendine özgü bir üslubu vardı.
Geçmişle şimdinin birbiriyle içiçe verildiği bu dünyada, gençlik döneminin
kargaşasına olgun yaşın gözlüğünden bakılır. Modiano, geçmişte yolculuğa çıktığında bunu bir bakıma, insanların
kendi rollerini, yaşamın rastlatılarına göre üstendiği bir dünyanın tiyatrosal
yanını gözlerimizin önüne sermek için yapar. Son derece yalın bir üsluba
sahiptir. Modiano, Rue des Boutiques Obscures adlı romanı
ile 1978’te Goncourt ödülü kazanmıştır. "
Aslında bu tanıtım notu
bile insanı yazarın "giz"ine çekiyor. Bir de eklemeliyim,
romanlarında –çok inceden– birbirlerine, kişi, tema, olay, nesne, vb.
göndermeler var.
Bu tür özellikleri
okudukça keşfediyorsunuz kuşkusuz ki; keşfettikçe, insanı daha da içine çekiyor
kitaplar.
*
Modiano’nun
Türkçe’de ilk çıkan kitabı sanıyorum –çünkü kitabı henüz görmedim,
"bizim" kitapçıda bulamamıştım–, Yıkıntı
Çiçekleri.
Her üç roman da
Fransızca aslından dilimize kazandırılmıştır. Patrick Modriano’yu henüz
"keşfedemedik", keşif serüvenimiz bitmedi. Şimdi okuma sırası, Yıkıntı Çiçekleri’nde ; ve de
"yeni" lerde...
(“Işıldak ve Yelpaze”, Cumhuriyet, 28 Ocak, 1999)